Yenilikçi prodüksiyonları, klasik eserlerin çığır açan yorumları ve sosyo-politik gerçekliğe olan bağlılığıyla dünya sahne sanatları alanında önemli bir yer edinmiş olan Thomas Ostermeier ve Schaubühne Berlin, III. Richard oyunuyla ülkemizi ziyaret ediyor. Tam 10 yıl sonra tekrar İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında ülkemize gelen Thomas Ostermeier ve topluluğu Schaubühne Berlin, daha önce Nora Bir Bebek Evi, Halk Düşmanı, Hamlet yapımları ile izleyicilerle buluşmuş ve tarzlarıyla derin bir etki bırakmıştı. Tiyatro topluluğunun çok ses getiren bir diğer oyunu III. Richard, 22 Ekim – 19 Kasım tarihleri arasında düzenlenen 28. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde izleyicilerin karşısına çıkıyor.
Daha önce de pek çok festivalde yer alan, 1962 yılında kurulmuş olan köklü Schaubühne Berlin topluluğu, Karl Georg Büchner, Bertolt Brecht, Henrik Ibsen’dan William Shakespeare’e kadar birçok yazarın oyununu sahneye taşıyarak sayısız ödül kazandı. 1999 yılından bu yana da Thomas Ostermeier’in öncülüğünde çalışmalarına devam ediyor. Schaubühne Berlin’in popülerliği ve farklılığı, sanatsal yönelimlerinden, mekan ve teknolojinin yenilikçi kullanımından, işledikleri sosyo-politik konulardan, uluslararası işbirliklerinden ve yüksek kaliteli oyuncu performanslarından kaynaklanıyor. Topluluğun, oyunlarıyla sürekli olarak tiyatronun normlarını sorgulaması ve çağdaş konularla etkileşime girmesi onların hem Alman hem de uluslararası tiyatro sahnesi üzerinde kalıcı bir etkiye sahip olmalarını sağlıyor. Thomas Ostermeier de klasik ve çağdaş oyunlara yenilikçi ve içgüdüsel yaklaşımıyla tanınan oldukça etkili bir Alman tiyatro yönetmeni. Gerçekçi, politik ve toplumsal konuları işleyen Ostermeier, klasik metinleri yeniden yorumlamak için çağdaş mekanlar ve modern bağlamlar kullanıyor. Çalışmaları ilham verici ve kışkırtıcı olan Ostermeier’in yönettiği oyunlar tüm dünyada merakla bekleniyor.
Bir Antikahraman III. Richard
III. Richard, Shakespeare’in, defalarca uyarlanarak sahneye farklı yorumları yansıtılmış, önemli eserlerinden birisi. Shakespeare’in ilk eserleri arasında görülen III. Richard, İngiltere’de yaşanan Gül Savaşları olarak da bilinen iç savaş sırasında geçiyor. Tacı elde edebilmek için her türlü kötülüğü yapabilecek bir karakter olan Gloucester Dükü Richard’ı anlatan ve merhametsiz olarak görülen ihtiraslı bir kralın kendiyle yüzleşmesi diyebileceğimiz oyun, adeta bir kötülük denemesi. İktidarın tekelleşmesini ve sapkın bir diktatörün hikayesini konu alan III. Richard, karmaşık karakterleri, zengin karakter gelişimi, şiirsel dili, gerçek tarihsel referansları ve iyi-kötü arasındaki savaşı işlemesi nedeniyle bir başyapıt olarak varlığını sürdürüyor. Richard’ın karizmatik kötülüğü, oyunun tarihsel gerçekliği ile birleşerek, dünya çapındaki izleyicilerin her zaman ilgisini ve hayranlığını çekiyor ve zamansız bir oyun olarak mutlaka izlenmesi gereken bir klasiğe dönüşüyor.
Ostermeier’in de uygar bir toplumda asla gerçekleştirmeyi göze alamayacağımız en karanlık arzularımızı sahneleyen bir oyun olarak tanımladığı, Schaubühne Berlin tarafından sahnelenen III. Richard uyarlaması da edebiyatın en şöhretli kötülerinden birinin psikolojik ve siyasi inceliklerine değinerek onun iktidara yükseliş hikayesine taze ve provokatif bir yorum katıyor.
Oyun izleyiciyi, doğrudan onlara hitap ederek, baştan çıkarıcı bir şekilde konuşan kralın dert ortağı, aynı zamanda da suç ortağı konumuna çekerken; sırdaş olarak konumlandırılan izleyiciye, III. Richard’ın içsel çatışmaları ustalıkla ve teatral bir şekilde aktarılıyor. Ostermeier’in III. Richard’ının sık sık dördüncü duvarı yıkan, izleyici ve sahne arasındaki mesafeleri kaldıran, onların bir bütünün parçaları gibi, yan yana hissetmelerini sağlayan bu tarzı ve Richard’ın doğrudan izleyiciyle etkileşime geçmesi, seyircide rahatsız edici bir samimiyet de yaratıyor. Komik, bazen de dehşete düşürecek seviyede kötü olan Richard’ın yüzleşmesi, yalan ve gerçek arasında asılı kalıp, seyirciye katarsis yaşatıyor. Onun kamburu, diş telleri gibi engelleri, ötekileştirilmiş bir karakterin dramını da bizlere sunmak için araç olarak kullanılıyor. Bu engeller, onunla kurduğumuz duygusal bağı da güçlendiriyor. Bu da sahnede, izleyicilerin hem nefret edip hem de hayranlık duymasına olanak tanıyan bir karmaşıklık yaratıyor. Ostermeier’in III. Richard’ı kurgu ile gerçeklik arasındaki çizgiyi bulanıklaştırarak seyirciyi kendi ahlak, liderlik ve suç ortaklığı algıları üzerine düşünmeye zorluyor.
Ostermeier yoğunluğu hiç azalmayan, patlamaya hazır bir III. Richard yaratmış.
The Guardıan
Sadelikten oluşan sahne düzeni ve çağdaş kostümlerin tercih edildiği III. Richard, Shakespeare’in hırs, yozlaşma ve aldatma konularını vurgulayan zamansız doğasını ön plana çıkararak acımasız, neredeyse distopik bir atmosfer yaratıyor. Sahnedeki soğuk, metalik atmosfer ve kullanılan ışıklandırma teknikleri, oyuncuların performanslarına ve sahnede gelişen yoğun psikolojik dramaya tamamen odaklanmayı sağlıyor.
Oyun boyunca izleyiciye, melankoliden gerilime farklı duygu durumları yaşatan III. Richard, daha önce de Hamlet rolündeki performansı ile akıllara kazınan Lars Eidinger’in korkutucu, grotesk havası ve bir an bile düşmeyen performansının da yoğunluğuyla derin etkiler bırakıyor.
Eidinger o kadar hayranlık uyandırıcı bir aktör ki Richard’ın yalanları ve propagandaları hiç olmadığı kadar akla yakın geliyor.
Lımelıght Arts
Dünya genelinde oyun hakkında yapılan tüm eleştirilerde, Lars Eidinger’in performansına da özel bir yer veriliyor ve adeta bir rock star gibi sahnede yıldızlaştığı söyleniyor. 1999 yılından bu yana Schaubühne Berlin topluluğunun bir üyesi olan Eidinger, aynı zamanda bir müzisyen ve Thomas Ostermeier’in bazı yapımları için de müzikler besteledi. Oyunda müzik ve ses tasarımının önemli bir rol oynaması ve Eidinger’in müzisyen kişiliği de onun performansını doruk noktasına taşıyor. Yapım, oyunun karanlık temalarını vurgulayan modern ve sıklıkla uyumsuz ses manzaraları kullanıyor. Sahnede yer alan davullardan Eidinger’in rap müzik performansına kadar duygusal ve psikolojik gerilimi arttıran bu sesler, oyunun görsel sadeliğini tamamlayan bir işitsel deneyim yaratıyor. İşte bu sebeple bile kaçırılmayacak bir performans bizleri bekliyor.
Gücün bozucu etkisi, kontrolsüz hırsın sonuçları ve iyi ile kötü arasındaki savaş gibi evrensel temalara değinen Shakespeare’in başyapıtı III. Richard’ın ünlü Thomas Ostermeier uyarlaması, 18 Kasım Pazartesi ve 19 Kasım Salı akşamı Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde bizlerle birlikte olacak. Bu unutulmaz deneyim için şimdiden sabırsızlanıyoruz.