Altmış yılı aşkın bir kariyere sahip, her daim çığır açan bir sanatçı olan Georg Baselitz'in (1938, Almanya) son 10 yılda yaptığı eserleriyle oluşturulan sergisi insanı ters düz eden bir perspektif sunuyor. Georg Baselitz’in Sakıp Sabancı Müzesi’nde açılan sergisiyle ilgili haberler çıkmaya başladığında ben de kütüphanemde uzun zamandır bekleyen Rachel Cusk’ın Parade adlı romanını okuyordum. Cusk’ın muazzam…
Yaşam
Kalabalığın içinde yasa dışı bir harekete ortak olduğunuzda kendinizi daha “kamufle” hissedersiniz. Kalabalığın içinde anonim bir yüz olmak gibi. Bu his gizliden gizliye kulağınıza yakalanma ihtimalinizin düşük olduğunu fısıldayıp durur. Olağanüstü koşullar, bireyleri sahip oldukları değerlerden uzaklaştırabilir mi? Normalde yasalara saygılı insanlar, grup baskısı altında kendilerini yasadışı eylemlere kaptırabilir mi? Kalabalığın gücü, bireyi inançlarıyla çelişen…
Kuşkusuz kaset kültürü, müziği üretme ve dinleme biçimlerini köklü bir şekilde değiştirdi. Kasetin müzik dünyasına getirdiği özgürlük ve dönüşüm, evde kayıt kültüründen müzik dinleme deneyiminin kişiselleştirilmesine ve yeni müzik türlerinin oluşumunun önünü açmasına kadar geniş bir etki alanı yarattı. Kaset bantlarının tarihi, mevcut ses kayıt formatlarına daha pratik bir alternatif arayışının sonucu olarak 20. yüzyılın…
Son yıllarda, gezegeni geri dönüşü olmayan bir gelecekten kurtarmak isteyen iklim aktivistleri, mevcut iklim krizine dikkat çekmek için sanat eserlerini protestolarının odağı haline getiren direniş taktikleri uygulamaya başladılar. 14 Ekim 2022'de, Phoebe Plummer ve Anna Holland Londra'daki National Gallery'e girdiler ve ellerindeki bir kutu domates çorbasını Vincent van Gogh'un ünlü Sunflowers (Ayçiçekleri) tablosunun üzerine döktüler. Bir an…
Simone de Beauvoir'nın cinsiyet üzerine felsefesi, feminist varoluşçuluğun temelinde yer alır. Onun 1949 yılında yayınlanan "İkinci Cins" adlı eseri, kadın kimliğinin patriarkal bir toplum içinde nasıl konumlandırıldığını ele alır. Feminist felsefe ve varoluşçuluk alanında öncü bir metin olarak karşımıza çıkan iki ciltlik bu kitap; kimlik, özgürlük ve toplumsal yapılar hakkında derin düşünceler içermekle birlikte, kadınların…
Doğduğumuzda bize miras kalan o gerçeklik kafesinin içinde ve ona karşı şeklimizi alırız. (James Baldwin, Everybody’s Protest Novel) Norman Mailer’ın 1957'de Dissent'te yayınlanan "The White Negro: Superficial Reflections on the Hipster" adlı makalesi, deyim yerindeyse kültürel bir bomba etkisi yarattı. "Beyaz Zenci"nın, tıpkı Jack Kerouac'ın “On the Road”unun efsanevi yol haritasını ve Allen Ginsberg'in…
Kadim korkulardan modern hayranlıklara kadar vampir efsaneleri, toplumsal değişimleri ve insan statülerini aktararak sürekli olarak gelişiyor. Anlatılacak hikayeler olduğu sürece vampir efsanesi kolektif hayal gücünde gelişmeye de devam edecek. Özünde vampirler, herhangi bir çağın kaygılarını ve arzularını yansıtabilmek için şekillendirilebilir olmaları nedeniyle zamansız varlıklar olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle vampir efsaneleri hala güncelliğini koruyor ve birçok kitapla…
Kuşkusuz Nicolas Poussin’nın 1638-1639 tarihli iki tablosunun başlığı olan “Et in Arcadia ego” ifadesi Latince özünden kaynaklı farklı anlamlara gelebilmekle beraber, “Ben, yani ölüm, Arcadia’da bile varım” diye çevrildiğinde, pastoral kırlarıyla ünlü, çobanların düşler ülkesi Arcadia’da bile ölümün kol gezdiğine işaret eder. En dar manasıyla, köylülerin ve çobanların birbirlerine aşktan ve ölümden bahsettikleri Theokritos’un idillerine dayanan bir şiir…
Santorini, Girit, Azor Adaları ve Sardinya denilince aklınıza günümüzde turistlerin tatil için tercih ettiği popüler bölgeler gelse de bu yerlerin bir diğer ortak özelliği hepsinin kayıp medeniyet Atlantis’in bulunduğu bölge olarak farklı teorilerde adının geçmesi. Atlantis, belki de bu dünyada zamana meydan okuyan en önemli sırlardan birisini oluşturur. Birçok tarihçi, filozof ve arkeolog onun varlığı…
Yarım yüzyıldan uzun bir süre önce, bulunduğumuz toprakların oldukça doğusunda, Tacikistan’ın muhtemelen unutulmuş bir yerinde bir öğrenciye, şimdiye değin bildiği hayvanlar sorulduğunda, cevabı “kurt, ayı, tilki, tavşan ve adzhina” olmuştu. Sonuncusu vahşi insan, bir nevi “yabani” anlamına gelen bu cevap elbette ki beklenmedik ve şaşırtıcı görünebilir. Ama gerçekten öyle miydi? Johannes Schiltberger, Orta Asya'daki vahşi insanlar hakkında rapor…