Skip to content Skip to sidebar Skip to footer

Archive: Pink Floyd’un İzinde Kolektif Bir Müzik Yolculuğu

1994 yılında Darius Keeler ve Danny Griffiths tarafından kurulan trip-hop kökenli İngiliz grup Archive, farklı türleri akıcı bir şekilde harmanlama yetenekleriyle ve sonunda kolektif bir yapıya bürünen müzikal evrimleriyle etkileyici bir hikayeye sahip.

Archive’ın Müzik Yolculuğu

Archive, kurulduğu ilk yıllarda trip-hop’un atmosferini rock ile harmanlıyordu. 1996 yılında çıkan ilk albümleri “Londinium” kasvetli ritimler, orkestral düzenlemeler ve dokunaklı sözlerle karakterize edilmiş melankolik bir atmosfer sundu.

Archive’ın dikkat çeken yönlerinden biri de grubun kadrosunda tarih boyunca çeşitli değişikliklerin olması. Özellikle “Londinium” albümü sonrası gruba yeni katılan solist Craig Walker, Archive’ın yeni bir ivme kazanmasını sağladı. 2002 yılında yayınlanan “You All Look the Same to Me” albümü ise öncekilere nazaran daha çok progresif rock ve elektronik füzyona doğru kaymıştı. Aynı zamanda bu albüm, grubun atmosferik havayı duygusal derinlikle harmanlama yeteneklerini gösteren 16 dakikalık epik “Again” şarkısını da içeriyordu.

Sonraki yıllarda da Archive’ın tarzı, evrim geçirmeye devam etti. 2004 yılında çıkan “Noise” albümünün ardından Craig Walker’ın ayrılmasıyla grup, daha deneysel öğelere yöneldi. 2006 yılında piyasaya sürülen “Lights” adeta enstrümantal becerilerle donatılmış, ses manzaraları sunuyordu ve hala grubun en iddialı projelerinden birisi olarak görülür. 2009 yılında çıkan “Controlling Crowds” albümünde ise elektronik ritimler hakimdi. Müzikleri giderek tematik ve kavramsal hale gelen grup; albümlerinde içe dönük ve toplumsal eleştirel sözlere odaklanıyordu.

Archive, son albümü “Call to Arms & Angels”ı 2022 yılında yayınladı. Shouting Within, Daytime Coma gibi parçalarıyla öne çıkan progresif rock ve elektronik unsurlar içeren albüm, yine grubun harmanlayıcı yönünü gösteriyordu.

Öte yandan Archive, bu yıl yeni bir single yayınladı. Üstelik bu single’da grubun eski vokalisti Craig Walker da yer alıyor. “Noise” albümü sırasında kayıtlarda üzerine çalışılmış fakat yayınlanmamış olan bu parça, tam 20 yıl sonra karşımıza çıktı!

Yıllar önce kaydettiğimiz “Personal Army” kaydını Craig ile güncel hale getirmek, zaman yolculuğuna en yakın yaşayacağımız şeydi. – Darius Keeler

Kısacası, müzik yolculuklarında deneysel müzik yapma ve farklı tarzları sentezleme yolunu izleyen ve bu yolda birçok albüm yayınlayan Archive’ın, trip-hop başlangıcından daha elektronik ve progresif rock keşiflerine kadar her albümü, sanatlarının benzersiz bir yönünü sergiliyor.

Grup Değil Kolektif Bir Yapı

Yıllar boyunca Archive, kadrosundaki çeşitli vokalistlerin ve müzisyenlerin farklı zamanlarda katkılarda bulunduğu bir dizi değişiklik yaşadı. Craig Walker’ın gruptan görüş ayrılıkları sonrasında ayrılmasıyla Keleer ve Griffiths, Archive’ın bir gruptan ziyade bireysel sanatçıların birleşiminden oluşan bir kolektif olduğunu ve müzik hayatına bu minvalde devam edeceğini söyledi. 

Kolektif yapıdaki Archive’ın müziği genellikle birden fazla vokalist ve katılımcıyı içeriyor, bu da seslerinin dinamik ve çok yönlü doğasını artırıyordu. Bu çeşitlilik, Keeler ve Griffiths’in de dediği gibi sabit rolleri olan geleneksel bir gruptan ziyade bir kolektif kavramıyla daha uyumluydu.

Kolektif kimliği benimseyerek, Archive farklı sesler ve türlerle deneysel müzikler yapma esnekliğine sahip oldu. Her üye, müziğe benzersiz etkiler ve beceriler getirebildi, böylece müzikleri daha da zenginleşti ve daha büyük bir sanatsal özgürlüğe sahip oldular. Nitekim grup, kolektif olarak çıkardığı ilk albüm olan “Lights” albümüyle dikkatleri üzerine çekti ve festivallerde büyük etki yarattı.

Archive’ın müziğini zenginleştiren kolektif yapı, onların trip-hop, rock, elektronik ve orkestral müzik gibi çeşitli türleri karıştırmasına ve perspektiflerini genişletmelerine izin veriyordu. Üstelik bu yapıyla, müzik yaratma konusundaki dinamik ve kapsayıcı yaklaşımı temsil etmeye başladılar. Farklı etkileri ve tarzları adapte ve entegre etme yetenekleri, grubun müzik dünyasındaki kalıcı etkisini artırdı ve müziklerinin daha geniş kitlelere yayılmasını sağladı.

Trip-hop kökenlerinden güncel eklektik seslere kadar, Archive müzik dünyasında sınırları sürekli zorlayan öncü bir güç olarak görüldü ve kolektif yapısı ile sanatsal ifadenin sınırlarını sürekli olarak genişletti. Archive’ın tarihi ve tarzı, bir kolektifin inovatif ruhunun temelini korurken bir yandan da yıllar boyunca dikkate değer bir şekilde nasıl dönüşüm geçirebileceğini göstermeye devam ediyor.

Pink Floyd Etkisi

Pink Floyd, Archive’ın sesini ve sanatsal yönelimini derinden şekillendirdi. Özellikle bunda bir Pink Floyd hayranı olan grubun kurucusu Darius Keeler’ın etkisi, önemli ve çok büyük. Archive’ın 2022 yılında yayınlanan “You All Look the Same to Me” albümünün Pink Floyd hayranları tarafından sevilmesinin sebeplerinden birisi de bu Pink Floyd etkisi olarak açıklanabilir. 

Pink Floyd’un Archive üzerindeki en dikkate değer etkilerinden biri, atmosferik ses manzaralarının oluşturulmasındaydı. Pink Floyd’un genişleyen ve etkileyici sesine benzer şekilde, Archive sıklıkla dinleyicileri yeni boyutlara taşıyan zengin ses ortamları yaratıyor. Pink Floyd’un katmanlı dokuları ve ortam sesleri kullanma tekniği, Archive’ın kendi çalışmalarında da kullanılıyor.

Bildiğiniz gibi Pink Floyd, şarkıları birleştiren bir tema veya anlatıyla ün kazanmış kavramsal albümleriyle tanınıyor. Archive tarafından da benimsenen bu kavramsal yaklaşım, “Controlling Crowds” ve “Axiom” albümlerinde açıkça görülebilir. Her iki grubun müziğinde de merkezi bir rol oynayan anlatı öğesi sayesinde Keeler, eserlerinde anlatısal ve tematik tutarlılığın önemini sık sık vurguluyor. Archive de tıpkı Pink Floyd gibi kişisel ve duygusal olarak yoğun bir müzik yaratmaya çalışıyor. Grubun sözleri ve besteleri sıklıkla izolasyon, çatışma ve varoluşsal sorgulamalar gibi temaları içeriyor.

Son olarak, Archive üzerindeki Pink Floyd etkisi, müziğin ötesine geçerek görsel ve sanatsal sunuma kadar uzanıyor. Pink Floyd’un konserleri, sahne düzenlemeleri, ışık gösterileri ve görsel efektleri ile ünlüydü. Archive de performanslarının görsel yönüne büyük önem veriyor ve genellikle farklı ortam öğelerini kullanarak etkileyici bir canlı deneyim sunmayı amaçlıyor.

©Alexis Berg – Archive Konseri

Etkileyici ve Tanık Olunması Gereken Bir Sahne Performansı

Archive, farklı soundlar barındırması, kolektif yapısı ve deneysel öğeleri kullanması dışında konserlerindeki performansları ile de oldukça dikkat çekici bir oluşum. Müzikleri kadar görsel ve tematik anlatıya da önem veren grup; ışık şovları, ortam projeksiyonları ve tematik sahne düzenleri sayesinde, müziklerini görsel sanat öğeleriyle birleştirerek izleyicilere özel bir duyusal yolculuk sunuyorlar. Seyirciyle de sık sık sıcak bir etkileşime giren Archive, hem üyelerin iletişimi hem de görsel öğelerle, seyirci için dinamik ve etkileyici bir deneyim yaratıyor. Ayrıca kolektif, çoklu enstrüman yeteneğine sahip üyeleri sayesinde performanslarına derinlik ve zenginlik katarak daha da karmaşık ve katmanlı bir müzik deneyimi yaşatıyor. Seyircinin, onları sahnede rollerini ve enstrümanlarını değiştirmiş şekilde gördüğünde şaşırmaması gerekir.

©David LevineArchive Konseri